ISLAM VE IMAN

İslam ve iman nedir?

Hakikatı anlamak anladığını yaşamak için, bu konuyu bir kaç ufak başlıklarla anlatalm. İnşallah.

İnsanda ki hakikat nedir? Nasıl yaşanması gerekiyor?

Hakikatı anlamak ve idrak etmek için, İslamı anlamak gerek.Çünkü, hakikat İslam’dadır.kurani kerimi bu ayeti kerime açik bir şekilde bize bunu bildiriyor ali imran surasi ayet 85وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ  Kim İslâmdan başka bir din ararsa, o din ondan kabul edilmez ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olur Şimdi burada anlamamiz gereken En önemlisi İslamdir demek. Ama islamdan önce imanın ne olduğunu anlamak gerek.çünkü İslamı anlamak için ilk önce imanın ne olduğunu bilmek zorundayız.

Çünkü İslam bir binadır. İman o binaya girmek için giriş kapısidır. Kapısı olmayan bir binada da yaşamak güvenilir değildir.

Hepimiz çok iyi biliyoruzki Kapısı olmayan bir eve hırsızlar ve kötü niyetli insanlar gireceğinden dolayı güvende değildir.

Burada anlaşilmasi gereken konu İman veya (inancın) ne kadar çok önemli bir yol olduğunu anlamak lazımdır. Çünkü insan idraketigi ilim ile yasadigi zaman inanci idrak etigi kadar kuvet bulur yani insandaki inanc veya iman öğrendiği ilim ve idrak etiği şekilde yaşar ve inanir.

İman dediğimiz şey kelimenin asil manasi inanmaktir. Yani bir yolu veya bir seyin kesin sinirlari ve kuralarinin ne oldugunu idrak etmektir veya biz isin ic yüzünü anlayipta yaşamaktir iman. Dinde imanin tarifi ilahi bir sistemin kesin kuralaridir.yani O kuralları anlamak, idrak etmek ve kesinlikle itiraz etmeden kabul etmek demektir. 

İman, inanmak demektir. Yani Bir konuyu, veya bir yolu, bir işi itiraz etmeden olduğu gibi kabul etmektir. Yüzde yüz öyle olduğuna inanmaktır. Yine tekrarlıyalım sana verilen bir şeye hiç itiraz etmeden yüzde yüz inanmak ve kabul etmek.

İlahi sistem dediğimiz yolun beli şartlari vardir yani gicedegin yol guzergahini takip eden kuralar ve kesinlikle uymasi gereken levhalar nasilki tirafikte gösterilen levhalara gore gitmiyen insan kaza yapmasi veya kazaya sebeb veren halerin meydana gelmesini yol açiyorsa buda öyledir yani uymasi gereken kesin kuralar bi kuralara İmanın şartları diye adladirilmiştir.

Bunlara kısa bir şekilde değinmek istiyorum. Meseleyi dağıtmadan ve anlaşılması kolay bir şekillde ele alalim İnşallah.

Islam dininin belirtiği Imanin şartlari altidir

1.Allah birdir. Ondan başka ilah yoktur. Hiç itiraz etmeden kabul etmek ve inanmak.

2.Melaiketlerin var olduğuna itiraz etmeden inanmak.

3.Bütün Peygamberler,Allah’ın gönderdiği Elçi ve Resullar olduğuna inanmak. İtiraz etmeden onların dediklerini harfiyen yerine getirmek ve yaşamak.

4.Yüce Allahın peygamberleri ile gönderdiği bütün kitaplara inanmak.

5. Kainattaki bütün zerreler yüce Allahın emri ve kudretinde olduğuna itiraz etmeden inanmak.

6.Bu dünya yaşamından sonra ahiret yaşamı var olduğuna inanmak, ölümden sonra dirileceğine ve yeni bir yaşama başlıyacağını yüzde yüz inanmak.

Yüce Allah'a dünyada neler yaptığına dair hesap vereceğine kesinlikle itraz etmeden inanmak.

Burada çok açık ve net bir şekilde anlaşılıyorki,yüce Allah insanların İslamın belirtiği kurallara göre yaşıyorlarsa kesin kurtuluş yolunu seçmişlerdir.yani Yüce Allah'ın koruması altında olduğunu insanlara bildirir. İslam ile yaşıyan kullarına garanti veriyor. Diyor ki, İslam benim insanlara gösterdiğim en güzel ve en doğru yoldur.

Bu kelam kainatı yaratan yaratıcının bir emri olduğunu kabul et diye insana bildiriyor. Yüce Allah diyor ki; benim gösterdiğim yoldaki, bilgilere dayanarak benim kim olduğumu, bilmeniz için bana daha yakın olman için sana kesinlikle yardımcı olurum.

Daha iyi anlamak için, kısa bir şeklinde tekrarlıyalım. Yüce Allah diyorki; kulum benden başka ilah yok.

Bundan emin ol! Melaiket diye bir varlık yaratmışşım. Onları görsende görmesende onlar vardır.Buna da emin ol!

Yuce Allah diyorki O peygamberler, kendiliğinden peygamber olmadılar. Onları ben sizin içinizden seçtim. Benim emirlerimi size bildiren elçiler yaptim. Bundan da emin ol!

Elinizdeki okuduğunuz kur’ani, İncili,zebur ve tevratı ben gönderdim. Benim kelamımdır. Onu peygamberlere ben verdim. Buna da emin ol! Yer yüzünde hiç bir şey benden gizli degildir. Her şeyin amiri ve emir vereni bemin.

Benim iznim olmadan, hiç bir zerre kıpırdayamaz. Yarattığım bütün varlıkların, yaşamını veya yaşıyacaklarını, hepsini bir kitapta yazmışım. Benim katımda yani levhi mahfuzdadır.

Başınıza ne gelirse gelsin benim ondan haberim var. Bundan da emin ol!

Ey kullarım bakın! Bu yaşamdan sonra, ölümün var olduğunu biliyorsunuz. Sizi bir daha diriltirim. Bundan emin ol! Sakin deme o çürümüş kemikler nasıl bir daha insan olurda yüce Allah hesap verir diye, Kendi kendinizi kandırmayın. ölümden sonra yarattığım bütün varlıkları bir daha diriltirim. İkinci diriltmeden sonra, bir daha asla ölüm yok, herkesin bu dünya yaşamındaki emelleri onun ebedi, yaşamını belirler. Çünkü ben size bildirmiştim yarattığım bütün varlıklardan hesap sorarım.

Benim huzurumda hesap verebileceğinizi biliniz. Bana hesap verebileceğiniz iyi bir emeliniz olsun diye, İslam adlı bir sistem ile size yol gösterdim.

Size haksızlık etmediğimi anlamanız için bunlari size açik bir şekilde anlatan elçiler gunderdim ki size haksizlik etmediğimi bilmeniz için.

Ve yuce Allah bunu açik bir şekilde bize yinde bildiriyor Ben yarattığım, bütün varlıklarıma karşı çok merhametli, olduğumu ispatladım. Sizin de bana karşı söyleyebilecek, iyi emeliniz olsun. Size ne kadar yardımcı olduğumu biliniz, bundan da emin ol!”

Bakın yüce Allah, kulunu nasıl hazırlıyor? Nasıl yetiştiriyor. Yeryüzündeki şeyleri, onun için yarattığını kendisine nasıl ispatlıyor. Ondan sonra da diyorki: “Benim en güzel yolum budur.”  İnsanı yine özğur iradesi ile bırakıyor. “İster git istersen gitme” diyor. Benim sana ihtiyacım yok ama senin bana ihityacın var bunu da unutma diye kulunu uyarıyor.!!Ama olur ya yanlışa düşer veya yolunu kaybettin, sana kapımı kapatmam. Gerçek bir pişmanlık ile bana gelirsen, seni yine af eder ve tövbeni kabul ederim. Sakın! Umutsuz olma diye bir daha uyarıyor. Çünkü, Rabbin gerçekten çok merhametlidir. Yarattıklarına karşı, bundan emin ol der!

Yok eğer halen inat edip, benim yol göstericilerime, karşı geliyorsan, şükür edeceğin yerde nankörlük ediyorsan, o zaman kendin azabını kendin, hazırlamışsın demek. o zülmü ben değil sen kendine yapmışın, haydi cezanı çek, ama ahiret hayatı ebedidir. Bir daha dönüşü olmayan, bir yol olduğuna emin ol!

Evet Kesinlikle ebedi yaşayacağın bir yaşama, kesin dönüş yapacağını bil. Ona göre düşün, kararını ver!

Ebedi yaşamın nasıl olmasını istiyorsan, öyle yasa. Benim sana gösterdiğim yolda gidip, nimetimi anlayıp, bana şükür edersen, sana hada çok merhamet ederim. Ama zalimlik yaparsan, yine sinin içindir diye yaratigi ve halifelik görevini verdiği kularini uyariyor.

şimdi burada Açık bir şekilde anlaşılıyorki İslam dinine girmeden yani islami bir yaşama başlamadan önce yüce Allah o büyük göreve layik gördüğü kularini nasıl bir şekilde yetiştiriyor. Nasıl bir şekilde uyarıyor ve anlamasi için ne kadar güzel ve açık bir şekilde söylüyor. İnsan bunu gerçekten anlıyor mu?  Yüce Allah bizi doğru yoldan onun gösterdiği yoldan ayırmasın.  Amin!

İslam nedir?

İslam beş madelik bir ilahi sistemdir yani bir yoldur

İslam Bir kanundur, Bir toplumu veya milleti bir arada yaşamasını sağlayan bir ilişki ağı ve bir yaşam sistemidir.

1. Kelime i şahadet getirmek: Yüce Allah bir dir. Ondan başka ilah yok. Muhammed Mustafa onun kulu ve Resulü olduğunu itiraz etmeden kabul etmek.

2. Günde beş vakit Namaz kılmak: ve Yüce Allah’ın tek bir ilah olarak kabul ettiğine dair günün belli saatlerinde yüce Allah'ın huzurunda, saygıyla durmak ondan yardım istemek.

3. Oruç tutmak nefsini terbiye etmek için, yüce Allah'ın bir emri olduğunu bilip yılda bir ay oruç tutmak.

4.Zekat vermek yani kazandığı malının, belli bir kısmını yoksullara vermek. Yardıma muhtaç olanlara yardım etmek.

5.Hacca gitmek: Yüce Allah İbrahim a.s.me inşa ettirdiği mukaddes beyti ziyaret etmek. Yani Yüce Allah’tan af dilemek ve verilen görevleri eksiksiz yerine getirmek.

Bir örnekle konuya başlıyalım: Bir arabayı kullanmak için ehliyet lazım. Bir eve girmek için kapıyı kulanmak lazım. Bir catı yapmak için ilk önce duvarları sağlam bir şekilde örmek lazım. Yani anlayacağimiz gibi dunya yaşaminda herşeyin beli bir kurali ve siniri vardir herşey kuralina göre yapilmasi lazim

Anlaşılır bir hale getirmek için tekrarlıyorum. Ehliyetsiz insana trafik canavarı diyoruz. Çünkü, kuralları tam bilmiyor. Hata yapması yüzde 89.9’orandadir çünkü kuralin ne olduğunu bilmediginden dolayi.Bir eve  Kapı kullanmadan pencereden eve giren insan hırsızdır. Bir binanin Duvarini örmeden çatıyı yapmak ise aptallıktır. Şimdi burada Ne demek isteniliyor, onu anlatalım .İnşallah.

Mesela yolda gecen her hangi bir insana sorsan kardeşim Müslüman mısın? Elhamdülillah Müslüman’ım der. Ama yüce Allah'ın hiç bir emrini yerine getirmez.

Hata Bazı insanlar büyük bir iddaada bulunuyor: Kardeşim ben Kelimei şahadet getiriyorum ve yüce Allah'ı inkar etmemişimonun için bana iman etmemişsin diyemesin.

Evet, doğru diyorsunda ama yetmiyor. İslam’ın ilk şartı kelimeyi şahadettir. Yani La ilahe illellah Muhammedun Resulullah demektir. Biz La ilahe illellah Muhammeden Resulullah dediğimiz zaman sadece dili ile bu kelimei söylemekle olmaz. Söylediğin sözüne inanmak o kelimeyi kalbi ile tastik etmekle ancak doğru süylediğini kendini ikna edebilirsin. Yani yüzde yüz söylediğin Kelime-i Şahadet ile yüce Allah'a inanmak ve emirlerini yerine getireceğine dair söz vermektir. Diyorsun ki, ya Rabbi! senden başka ilah olmadığına ve Muhammed Mustafa senin kulun ve resulün olduğuna inandım ve iman etim diyorsun.

 

Yüce Allah sorar nasıl inandın kulum. İnsan cevaben diyor ki yarabbi Muhammed Mustafa s.a.v senin kulun ve resulun olduğunu söylediğini duydum veya okudum. Ya Rabbi senin elçin veya resulun ile yeryüzündeki varlıklara gönderdiğinin emirlerini duydum. Okudum ve öğrendim ki senden başka bir ilah olmadığına öyle inandım diyorsun.

 

Demekki Kelime-i Şahadetti, kalb ile tastik etmek gerek. Gerçekten anlamak, inanmak ve inandığın gibi yaşamak lazım. Şimdi sormak lazım gerçekten okuyup inandığın bir şeyi ve yüzde yüz emin olup kanaat getirdiğin bir şeyi nasıl olurda yapamiyoruz?

Demek ki ya gerçekten inanmamışız. Yok eğer inanmış isek niçin emri yerine getirmiyorz. Diye kendi kedimizi sorgulamamız lazım.

Bakın yüce Allah inanan insaların kimler olduğunu bize nasıl bildiriyor. Bakara Suresi ayet 3 الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

Onlar Allahı’ı görmeden inanırlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkalarına verirler.”

Şimdi burada çok açık ve net bir şekilde şunu söylememiz lazım gerçek iman eden insan. Laillahe İllallah Muhammedun Resulullah diyen onu kalbi ile tasdik edip, iman eden insandır. demek için. Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem getirdiği emirleri harfiyen yerine getiren ve söylediği söz ile yaşıyan insandır.

Bu emirler yüce Allah’ı görmeden onun tek ilah olduğuna inanmak, bunu ispat etmek icin namaz kılmak ,oruç tutmak zekat vermek, insalara yardım etmek için fakirlere, yoksullara ve yolda kalmışlara yardım etmek demektir.

Yani Kelime-i Şahadet'i getiren insaların verdiği söz yarabbi emrine amadeyim demektir. İyi anlamak için bir daha tekrar etmek lazım kelime-i şahadet getirmek demek Allah’ın bir tek olduğuna inanmak, Muhammed Mustafa s.a.v onun kulu ve resullü olduğuna inanmak. İnandığını ispatlamak için namaz kılmak, oruç tutmak, yoksula, yolda kalmışa yardım etmek demektir.

Herkimki bunlardan birini yapmasa verdiği sözü yerine getirmemiştir. İslamın ilk maddesi olan Kelime-i Şahadeti kısaca  büylesine özetliye biliriz.

İslamin İkincisi şarti namaz kılmaktir namazın fazileti adli bir başka başlikla izah edeceğimiz için burada sadece bir özetle, Meselenin derinliğine girmeden, herkesin rahatlıkla anlıyabileceği bir şekilde anlatmaya çalışacağız. İnşallah. Çünkü namaz en önemli bir konu ve çok derin bir izahi vardir herkimki namazi ne olduğunu gerçekten anladiysa o insan dogru yolu bulmuştur demek. Namaz muminin mihracıdır. Yani ilahi huzurda saygıyla durarak, emre amade olduğunu bildirmek ve ondan yardım istemektir. Bazı insanlar diyebilir. Ben kelime-i şahadet getiriyorum ama namaz kılmıyorum, bir şey olmaz.

Bu idaada bulunan insalara şüyle bir örnekle açıklayalım. Birine bir söz veriyorsunuz. ama  verdiğin sözünüze sahip çıkmıyorsun. Karşınızdaki insana karşısinda itibarınızı zedeliyorsunuz değilmi? Sanki hiç söz vermemişsin gibi davransanız dahi karşınızdaki kişinin sizin hakınızda ne düşündüğünü değiştiremezsiniz. Senin sözüne güvenilmez biri olduğunu bilir bir daha da senin sözüne inanmaz ve güvenmez. Senin itibarın azalır o insanın yanında demeki.

Herkesin bunu çok iyi anlamasi lazim yüce Allah’a söz verip, sözümüzü yerine getirmediği zaman  itibarınızin azaldiğibi bilmeliyiz. Hani Biz kelime-i şahadet getirdiğimizde ne demiştik. Yarabbi sana söz veriyoruz. Emrine amadeyiz demiştik ya ama sözümüze sahip bile çıkmıyoruz.

Birinci dereceden itibarımızı zedeledik. Bunu alışkanlık haline getirdik. Her gün namaz kılmadık. Ne oldu itibarımız gittikçe azaldı. Oruçta tutmadık, yaradanımız karşısında iyice yalancı durumuna düştük. Yüce Allah hiç kimseyi yolunu kayıp eden yalancılardan yapmasın Amin.

 

Fakire de yardım etmedik, yoksulu gördüğümüzde onu horladık ve yardımcı olacağımız yerde onu azarladık.

 

Nerde kaldı insanın o mükemmel yönü, nasıl oldu da böyle çabuk unuttu. Hani sen Rabbi’min yarattığı ve yarattıkları icerisinde en  serefli varliktin. Bakin İnkar edemesin çünkü inkar etme imkanın elinden alınmıştir senin ey insan baksana yuce allah senin nasil şerefli bir varlik olduğunu ispatliyor.Tin Süresine tekrar bakalım

ayet4:لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık.” Yüce Allah kuluna yine sorar, ey kulum ne oldu sana, niye sözünde durmadın.

Benim, senin için yarattığım veya sana layık gördüğüm, hangi şey hoşuna gitmedide, sözünde durmayan bir varlık halina geldin sen.

 

Bakın yüce Allah'ın bir daha kuluna sorduğunu ispatlıyan ayettikerimeyi okuyalım

Tin Suresi ayet 7: فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدِّينِEy insan! Öyleyken sana dini yalan saydırtan nedir?”

Tin Suresi ayet 8: أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ  “Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?”

Yüce Allah yine sorar ey insan, seni bu duruma getiren neydi, böyle yalancı oldun da dini hiçe saydın. Yüce Alah’ın hangi şeyi senin hoşuna gitmedi de sen böyle yaptın. Hani ben sana demiştim; benim sana ihtiyacım yok; ama senin bana ihtiyacın var.

Peki senin kendi kendine zülüm etmenin sebebi neydi? Peki insan o zaman ne cevap verebilir? Yarabbi kusura bakma inandım ama yapamadım, demek seni kurtaracağını mı sanıyorsun. Ey insan oğlu burada yapılması gereken tek şey, namaz ve namazın faziletini öğrenmen ve hemen hiç zaman kayıp etmeden namaza başlamandir iste ozaman belki özürun kabul edilir

 

 

Eğer insan gerçekten anlasaydı yanlız olmadığını, onu koruyan yüce zati idrak etseydi bu dunya yasaminda hiç bir şey ona zerre kadar zarar veremezdi.

 

Namazın fazileti nedir ? Namaz ne demktir ?

Bu değerlendirmeyi gerçekten anlamak ve ne demek istenildiğini idrak etiğimizde. Işte O vakit sıkıntımızın büyük bir bölümünü nasıl çözeceğimizi anlamışsınız demektir.

Namaz muminin mihracıdır. Söz Resulüllah sallallahü alayhi, vesallam, sahih bir hadis.

Yani namaz, insanlar ile yüce Allah'ı bir birine bağlayan ip, yüce Allah ile istişare etmek iradesinin yüce Allah’ın kudret elinde olduğunu anlaması için bir yol. Bu konuyu iyice anlamamız için : Namaz  nedir? Niçin namaz kılıyoruz? Kimin emri ile kılmamız yada kime secde etmemiz lazım?

 

Hususu anlamak için ilk önce islamın ne olduğu, islam deyince ne anladığımızı bir iki kelimeyle, derine girmeden ve her kesin rahatlıkla anlayabileceği, bir şekilde izah etmeye çalışalım İnşallah. Çünkü bu konuyu başta biraz analtmiştik

İSLAM: Bir kanun, bir nizam, bir sistem, bir yol, bir ışıktır. Gece karanlığını aydınlatan bir lamba.

İslam bir yoldur. Yolda yürümeninde belli pirensip ve kuralları vardır.

Yani herkesimin uymak zorunda olduğunu belirten kurallar, prensipler ve bu presip ve kuralara göre yaşamayi anlatan bir kanunun ismi İslam diye adladirmiştir yüce Allah.

Hem bireysel ve hemde toplumsal için, gecerli olan kurallar. Bu kurallar nedir ve nasıldır sorusuna cevap ise uzatmadan tek kelimeyle izahi kainatı var eden yüce Allah’ın bir sistemidir. İLAHİ bir sistemdir.

Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını anlatan bir yol.

YANI İSLAM BİR YAŞAM SİSTEMİDİR.BELLİ KURAL VE PRENSİPLERİ ANLATAN BİR YOL. Insani beli konularda terbiye eden bir medeni sistem Bakin İslamın prensiplerini belirten ikinci madde, tek bir ilah olarak kabulettiğimizi ve yüce Allah’ın huzurunda durumumuzu gösteren NAMAZDIR.  

Tekrarlayalım YÜCE ALLAH’I İLAH olarak  kabul ettğimizi veya ispatlamak istediğimizi, anlatan ilk adım,yani yüce Allah'ın huzurunda saygıyla duruyoruz. Onun emirlerini yerine getireceğimize dair bize verdiği kulluk görevine, hazır olduğumuzu belirten istişare yolu.

İnsan ne diyor: YA RABBİ huzurunda durmam da maksad emirlerini yerine getireceğime dair sana söz veriyorum.

Namaz muminin mihracıdır. Yani iradeni kudret elinde olan yüce Allah’a günün belli saatleri içerisinde onunla istişare edip onun gösterdiği yolda yürüdüğüne dair, ilahi emre itaattır. Onun koymuş olduğu kurallara uymak zorunda olduğunu belirten bir yol dur.            

Verilen emri dinlemek için istişare  eden veya görevlendirdiği görevinde sadık olduğunu ispat etmek için bir ilişki baği kurmadır. En iyisini Rabbimiz daha iyi bilir.

Yani insanlar derki: Ya Rabbi bana verdiğin emir ve görevi yerine getirmem için bana yardım et, devamlı benimle olduğunu bileyim. Bana yardım ettiğini, bildiğim için emrine itaat ediyorum. Şimdi burada şu soru soruluyor ya iradem nasıl onun kudretli elindedir. İnsalara cevabımız cok açık ve nettir. Herkesin rahatlıkla anlayabilecek bir şekilde verilmiş, bir cevap. Hiç bir insan bu dünyaya kendi isteği ve kendi kudret iradesiyle gelmemiştir. Hiç bir insan bu dünyada, ne kadar kalacağını bilme kuvvet ve kudretinede sahip değildir. Evet En güzel cevap bu olsa gerek.

Yani seni yaratan, seni var eden yüce Allah, kainataki bütun varliklar yaratan yüce güç. Veya Yaratıcının muhakkak ki bir amacı vardı.

Çünkü hiç bir şey amaçsız değildir. Yani İnsanı var eden kuvvet ve kudret insanın iradesi de o yüce kuvet ve  kudretin elindedir onun ismida Allah’dir ve bu kesin böyledir.

 

Yarattığı varlıkların iradesini kudret elinde tutan güç ve kuvvet sahibi ollan Allah İSLAM adıyla bir sistem kurmuş. O sistemin başı boş bir şey olmadığını, anlatan belli kuralar koyduğunu ve o kuraları maddeler halinde ayırmıştir. Her bir maddesi yol gösteren gösterge niteliğini taşımaktadır. Yolda yürümek için kuralları anlayın diye resuller (peygamberler) göndermiş. Resulerle birlikte yol gösteren mushaflar verilmistir. Koymuş olduğu kuralları anlamak ve anlatmak için belli insanları görevledirmiştir. Onun içindirki diyoruz İnsan yüce Allah’ın bir görevlisidir. Bu meseleyi başta açık bir şekilde anlatmıstık. Bakara

suresi 30: وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الْأَرْضِ خَلِيفَةً  "Hani Rabb'in, meleklere "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti.”

 

Bu ayeti kerime insanın yeryüzünde bir görevli varlık olduğu ispat eder. Daha önceden açıklamayı yapmıştık ama burada tekrarlamamızın sebebi istediğimizi daha iyi bir şekilde anlatmaya çalışmamizdir.

Günümüzde ki insanların kolayca anlaması için bir örnek ile konuyu dahada açıklayalım. Bir insan işçi olarak bir yerde çalışıyorsa veya bir firmada patronun işçiye verdigi işle meşkul olmak mecburiyetindedir.Çünkü,işçiye verilen iş, veya verilen görevi yerine getirmiyorsa o işçiye birdaha iş veremez veya kovar.Hepimiz çok iyi biliyoruzki işi olmayan insanın güvenceside yok demektir. Ama çalışan bir işçinin her şeyini patronu karşılar. Yani Çalısan insan bir nevi bir koruma altındadır. Çalışmayan bir insan veya işi olmayan insanin ne korumasi var ve nede güvencesi vardır. Guzel bir şekilde yaşaya bimesi için muhakkak bir yol bulması lazımdır.

Ama İLAHİ sistem öyle değildir. Her kimki yüce Allah ile ilişkisini koparıp bir daha oraya gitmiyorsa o zaman kendi başının caresine bakmak zorundadir,diye bir şey yok. Yüce Allah onu yaratırken onun için ayrılan ne ise ona verilecek.

Çünkü ona beli bir zamana kadar muhlet verilmiştir

 

Bakin buradaki farki biraz daha iyi anlayalim Verilen hiç bir emri yerine getirmemişolan insan. Yani Namaz kılmamış, oruç tutmamış belirtilen beş kuralın hiç birisine uygun bir yaşam ile dünyada yaşamamış. Ama yine de yuce Allah o kuluna kapısını tamamen kapatmamıştir. Çünkü yüce Allah bilirki o bir gün pişman olup kendisine dönecektir.Bir gün gerçekten yaptıklarına pişman olup ve geri döndüğünde yüce Allah yinede kuluna merhamet eder. Onu kovmaz birdaha sanş verir ve kendisine tekrar yol gösterir.

Anlaşılması gereken asıl konu, yüce Allah insanlara gösterdiği yol koyduğu kanunlar, dünyada her şeyi iyice kolaylaştırsın diyed, İslam adli bir sistem veya yol göstermistir.

 

Işte o sistemin içeriğini anladiğimizda insan hak ve hukukun nasıl onduğunu guzel bir sekilde nasil yasiya bileceğini Kur’ani kerimde izah etmistir. Yine konunun başına geliyoruz. Yani İnsan dediğimiz varlıklara dünya yaşamasini kolaylaştırsın diye ilkeler ve kuralar koymustur.

Yani bu ilkelerin başlangıç maddesinin ikinci maddesi  olan NAMAZDIR

Yüce Allah namazi kılmamak için hiç bir yol bırakmamıştır. Hangi hal üzerinde olursan ol muhakkak zaruret kabul etmeden mecbiren namaz kilin demiştir.Yani Namaz konusunda kesinlikle taviz verilmemiştir.

Yüce Allah insana karsi çok merhametli olduğunu bildirmesi için namaz kılmak zorunda bıraktırılmış. Çünkü, yarattığı kulu ile ilişkinin ve istişarenin kesilmemesi için yüce Allah tarafından zorunlu kılınmıştır. İnsanların onun rahmetine ve merhametine muhtaç olduğunu bilmesi ve yanlış yola girmeden doğru yolda yürümesi nedeniyledirki bunda taviz verilmemiştir.

Evet tekrarliyalim Yüce Allah kullarına karşı çok merhametlidir. Kullarını gerçekten sevdiği için ve yanlız olmadıklarını idrak etsinler diye, namaz konusunda kesinlikle taviz vermemiştir.

Günün belli saatlerinde onun huzurunda durması, ondan yardım istemesi ve yanlış yapmamasi için, namaz kılın demiştir. “Ruku edenlerle birlikte siz de rukua gidin” demistir.

İnsan yeryüzünde Allah’ın emirlerini yerine getiren sadece görevli bir varlık olduğunu anlaması içindir. İnsanın namazda Allah ile olan ilişki ve söyleyişine bir bakin. Yüce Allah'ın huzuruna çıktığımızda söylememizi emir edilen veya okumamızı mecbur kılan ayet ve duaya bir bakalım, doğrumu veya yanlış mı anlatılanlar.

Namazda Ne diyoruz? namaza başladığımız an söylediğimiz ilk kelimedir. بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِBismillāhi Rrahmāni Rrahīm yani merhametli olan ve kullarını afeden bağışlayan Allah’ın adıyla başlıyorum diyorsun.

YÜCE ALLAH soruyor Ey kulum! Sana karşı merhametli olduğumu ve seni bağışlamak istediğimi bildiğinden dolayı benden ne istiyorsun.

Kul cevap veriyor لْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Yarab sana sonsuz teşekkür ediyorum.Yüce Allah yine soruyor; “niye teşekkür ediyorsun kulum.

Yine kul cevaben şuyleder الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Errahmânir'rahim. Sen kullarına karşı çok merhametlisin kuluna acıyan, koruyan ancak senin olduğunu bildiğim için Ya Rabbi der!yüce allah sorar yine ne istiyorsun kulum?  Bana din gününde merhamet eden yanlız sensin ya Rabbi!

ملك يوم الدي Mâliki yevmiddin Çünkü, din günün sahibi yanlız sensin ya Rabbim der. senden başka hiç kimseye hesab vemiyorum. Yani mahşer gününün sahibi, kıyamet gününün sahibi sensin yarab.

Yüce Allah yine soruyor ”o zaman ne yapman lazım kulum.”

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în.

Ya Rabbi sadece sana boynumu eğerim sadece senden isterim.

Yüce Allah yine sorar kulum ne istiyorsn

 اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَİhdine ssırâtel müstakîm Ya Rabbi beni doğru yoldan ayırma.

Yüce Allah yine sorar kulum daha ne istiyorsun

 صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ

Sırâtallezîne En'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn AMİN!

Ya Rabbi! Yolunu kayıp eden, senden uzaklaşıp ondan sonra senin hışmına uğrayanlardan etme beni. Merhamet ettiğin kullarından eyle beni. Senden istediklerimi bana ver.

Ya Rabbi!

Bir bakın bakalım nasıl bir lişki, nasıl bir istişare, nasıl bir güvence bunu idrak etmek için yüce Allah'ın emirlerini yerine getirmek için, ne lazımsa niçin yapmıyorsun. Senki yüce Allah’ın yeryüzünde halifelik şerifi ile vazifelendirildiği bir kulolduğunu ispatlamak mecburiyetinde değilmisin. Ey insan!

Yüce Allah sana bir görev vermiş.O görevinden dolayı seni ilahi korumasına almış ve hakkikatı temsil görevini anlayıp yerine getiresin diye.

Aslında insan oğlu öylesi bir şekilde koruma altına alinmişki bunu anlayıp idrak etseydi o zaman inanırdık ki hiç bir kuvvet insana zarar veremez. Ve ayni zamanda  insana o teminat zaten verilmiştir.

Bir ayeti kerimede şeytan diyor ki ya Rab bana mühlet ver kıyamete kadar ben onlardan bir çoklarını oldan çıkaracağım. Çünkü ben Ademe secde etmediğim icin beni kovdun bende ademin zuriytinde sana şükür etmesin diye kendime dost edecegim ve kandiracağim hak yolunda uzaklaztiracağim

Yüce Allah’ın cevabı, “şeytana her kimki sana uyarsa hepinize azap ederim.”

Ama bunu bilki benim yolumda olan kularımın üstünde senin  hiç bir hakimiyetin yoktur ve olamazda.

İsra Suresi 65:إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ وَكَفَى بِرَبِّكَ وَكِيلاً  “Benim gerçek kullarıma gelince, senin onlar üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur.Allah,onlar için yeterli koruyucudur.” Yine bir başka ayeti kerimede yüce Allah şöyle buyurmaktadir.Nahl SUresi

99: إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ  ”Çünkü şeytanın, Rablerine sığınan mü'minler üzerinde hiçbir nufuzu, hiçbir etkinliği yoktur.” Yani, Allah'ın gösterdiği yolda olan insan, hiç bir zaman ne mahzun olur ve nede kimse ona bir zarar verme gücüne sahiptir. Hiç bir güç yüce Allah'ın gücünde fazla değil. Hiç bir kuvet yüce Allah'ın kuvetinin üstünde olamaz.

 

Aslında sadece Nas Suresini okuduğumuzda bu gerceğin nasıl olduğunu daha kolay anlıyabiliyor insan. Qul euzu bi Rabil naas, Maliki naas, İlahi naas, Rab terbiye eden.Allah’ın terbiye ettiğ bir insanı hangi güç onu yoldan çıkarabiliyorki. Düşünün bir terbiyecisi kimdir ve nasıl terbiye edilmiş ne mutlu o insan ki yüce Allah'ın terbiyesi ile terbiye dersini alana.o ne güzel bir terbiye edendir Hiç düşüne biliyormusun? Ey insan!

 

Malik yani emir veren,insana görev veren emirdar, insana iş veren amir. O nasıl güzel bir amirdir, yine ne mutlu o  insana ki yüce Allah’ın emri ile görevli olan. o en güzel bir amirdir Hiç düşüne bilirmisin Sen ey insan?

İllah hesap verilmesi gereken tek göç, özür dillenilmesi gereken yüce varlık, boyun eğeceğin yüce zat, o öyle bir varlıktırki. Eşi benzeri olamayan kainatı verenden padişahların padişahı olan yüce hakatan  başka kime boyun eğiyorsun ki, ey insan! Ne mutlu o insana ki onu öyle idrak edip boyun eğene.

Evet iyicene bir anmliyalim Yüce Allah’ın Rab isminin  terbiyesi ile terbiye edilen bir insan nasil yuce bir varliktir anlamak için yetmezmi

Kendisine hizmet etmesi için insana vazife veren, yüce melik kainatı vareden illahlık sıfatı ile koruyacağı insanı nasil bir varlik olduğunu hiç düşündünmü kendi nefsine hiç sordunmu ey nefis sen niçin yaşiyorsun bu dünyada seni kouryani hiç varliği neden göremiyorsun hakikati gormeni engeliyen şey nedir Ey insan!

Nasıl düşünebiliyorsunki onun huzurunda iken biri sana zarar verebilecek güce ve cürete sahib olabilir.yüce hakin huzurunda olduğunu ierak eden insan ona zarar veren bir varligi olduğunu düşünürse ozaman gercekten aptal ve iman etmemistir demeki.

Evet bunca delilden sonra Bu dünyada yanlız olduğunu nasıl düşünebiliyor ki insan. Çünkü Korumasız ve kendi başına bırakmış bir varlık değilsin ki sen. Evet Her insanın koruma melekleri vardır, Ama insan özünde uzaklaştığı için bırakın kendisini koruyan melaiketleri görmesi onlari hayal bile edemez kadar kör olmuştur.

Birde bir İnsan nasıl düşünebiliyor ki, yiyecek bulamam,veya rizkimi temin edemem sen kimin hizmetinde olduğunun farkında mısın, Sen ey insan!

Sen bilmez misinki, yüce Allah yarattığı bütün varlıkların rızkına ben kefilim demiştir. Onları ben yaratığım için yaşaya bilsinler diye rızkını ben veriyorum.

Hud Suresi6: وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ إِلَّا عَلَى اللَّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُبِينٍYeryüzündeki bütün canlı türlerinin beslenmelerini ve geçinmelerini sağlamak Allah'ın garantisi altındadır. O, onların ilk barınma yerleri ile geçiş yerlerini bilir.” Bütün bunlar açık bir kitapta yazılıdır. Bunları gerçekten düşünüp idrak eden insan ne bu dünyada nede öbür dünyada hiç bir zaman ne kimseye muhtaç olur ve nede kimse ona zarar verebiliyor.

Ya bu anlatıkların doğru iyide peki bana niçin zarar veren oluyor.

Bana cin niye musallat oluyor. Bana büyü niye yapılıyor. Ben niçin rızkımı temin edemiyorum.

Ey insan! Sen sahibinle, ilişkini kesmişsin de ondan,

sen niçin yaratıldığını bilmiyorsun ve öğrenmek te istemiyorsunda ondan dolayidirki sana zarar veriliyor ve zarara uğriyanlardan olursun.

Insan zannediyorki yaşamak yemek içmek ve çalışmak içindir.

Yani insan yaşadiği yaşamda dünyaya sahip olmak için kendisine her şey mübahtir iyi kötüyü ayırt etmeden vargöcü ile cabaladiğindan dolayidirki insan yanliş ve hata yapabiliyor.

Ne zamanki İnsanlar yaşamda yaptığı yanlışların, ne olduğunu ve neden kaynakladığı öğrendiği an işte ozaman hatayi veya yanlisi nasıl tamir edeceğine dair bilgi sahibi olmak ister.

Ozaman diyebilirki ben Öğrendiğim bilgi ile yanlış ve hatadan nasil dönecagim diya bir arayiş içerisine girer. Yani Hatanın başlangıç noktası ne olduğunu anlamıştır demek.

İşte o vakit kulluk görevini yerine getirmek için yüce Allah’ile ilişki bağını yeniden kurmaya çalişir.

Allah’ın emirine itiat etmek için, yüce hakkın huzurunda saygıyla durur. ve kendisinden yardım ister. Yani İbadetini eksiksiz yapar. Gece gündüz çalışır sanki yeniden doğmuş gibi olur. çünkü yüce Allah ona o imkan sağlamış ve şans vermistir diye başta belirtmiştik.

Günümüzde çokça sartladiğimiz sorulardan biri Ya ama ben namazımı kılıyorum, elinden geldiği kadar Allah’ın emir ve yasaklarında uyuyorum ama yinede zarar görüyorum. Rızkımı tedarik etmek için endişe içerisinde yaşıyorum.

Evet Sen de doğru diyorsun güzel kardeşim, o zaman bu sorunun cevabına hep beraber bakalım Allah’ın izniyle.

İnsanların kıldığı namaz, yaptığı ibadet, onu bütün kötülüklerden koruyamıyorsa, o zaman nasıl ibadet ettiğine dair kendi kendisini sorgulamalı.yani Yaptığı ibadet kildiği namaz adet olsun diye mi secdeye gidiyor. Yoksa gerçekten hakkı idrak etmiş ve yüce hakkın huzurunda olduğunu bilerekmi namaz kılıyorsun. Sen hangi hal üzerindesin, kıldığın namaz, adet mi yoksa, gerçekten haki idrak eden ibadet mi, diye sorunun cevabini senden daha iyi kimse veremez.

İnsan nerde hata yaptığını anladıysa işte ozaman hatayı tamir etme yollarını arar. Evet Namaz kılıp namazın faydasını görmeyen insan hakikatı anlamamış insandır.  

Sorunun asil Cevabı demek ki hakikatı hak olarak yaşamıyorda, hakikatı adet haline getirmesindendir. Günümüzdeki taolumda bunu rahatlıkla göre biliyoruz.

Başta belirtmiştik Hakikat yok olmuş. Adet ise din olmuş. Her toplum kendi adet ve kültürlerin de ki varolan yasak veya müsade edilenler ile yaşıyorlar ve dininide öyle öğrenmiş.

Din böyledir diye, kendisini kandırdığı gibi gelecek nesillerede öğrendiğini vermeye çalışıyor.

Bir insan nasıl öğrendiyse öyle yaşıyor. İman insanın büyüme şekline göre insanda kuvvet bulur. Anladığı bilgiye göre imanı anlamış ve anladığı şekile görede yaşıyor. Hiç Kimse bildiğinden fazla inanmaz yani ne biliyorsa inancınida öyle yaşiyor.

Onun için İslam alimleri: “Her insan ilmi hal dediğimiz, bilgileri öğrenmek için, illahi bir farzdır” demişler. Yani Günlük halini düzeltme ilmi veya günlük olarak sana lazım olan ilim. Bu soruyu bir daha sormak istiyoruz Gelin hepimiz gönümüzdeki toplumun bilgisine bir bakalım. Gönümüz anelerine yani çocuğu büyüten anne ve babayi anlamaya çalişaklim. İslam ülkeleri içerisinde insana terbiye veren çoçuğu büyüten bir çok anne ve baba, daha Fatiha Suresini doğru dürüst okuyamadiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Fathia suresi ise namazin sahih olmasi icin okunan ilk ve önemli duadir herkimki namazda fatiha suresini okuyamiyorsa namazi kabuldegildir. Şimdibiraz iyicene düşünelim İlahi huzurda ne söylediğini bilmiyen ve süylediklerini anlamayin insan nekadar huşu içerisinde namaz kila bilirki. Bu bir başka konu olduğu için burada anlatmaya çaliştigimiz ufak bir bilgi olarak bizleri büyütenlerin nasil bir bilgiye sagip oldugunu anlamakti. Evet Bu bir gerçek insan bildiği bilgi kadari inanır. Yani İnancın bilgin kadar kuvetlidir. Günümüz İnsanlari dinini kendi adet gelenek ve göreneklerine göre uydurup  ve öyle yaşıyorlar. İşin asıl gerçeği ise tam tersidir. İslamda ki hakikat dini insanlar kendi adetlerine göre değilde, adeti dine göre yaşamak ve yaşatmak zorundadir.

 

Malesef günümüz toplumuna baktığımızda dini, adetlerine göre yaaşiyorlar. Bu sikintiyida günümüzde islam toplumu içerisinde çok büyük çelişkilere yol açtığını rahatlıkla görebiliyoruz. Çünkü her milet veya toplumun yasama sekli gelenek ve göreneklerine göredir yani öğrendiği hakikat başka bir toplumun gelenek ve göreneklerine göre terstir.

 

Başka bir toplumu hitap edemez ve yanlış anlaşılmalara sebep verir. O hakikat sadece o toplumun gelenek ve göreneklere göre öğrenilmiş ve öğretilmiştir. Ama Ne zaman ki insanlar kendi örf ve adetlerini dine göre yaşasa, işte o zaman o din her toplum için geçerli olur. İşte o zaman toplumların bir birlerini anlaması ve tanışması kolaylaşıyor. Ortak olan tek yön aynı yasaya uyma ,aynı müsadeye göre yaşamak. Dini adete uydurmak değilde, toplumların örf ve adetlerini dine göre ayarlamaya çalıştığımızda,ozaman yüce Allah'ın gösterdiği dinin terbiye şekli ile toplumu terbiye etmeklazimdir. Yani Dinin gösterdiği ahlak ile ahlaklandırmak. Ve Dinin müsade ettiğiniveya yasak ettiği gibi  yaşamakgerekiyor. İşte ozaman tuplumlarin bir birileri ile yaşamsi hem kolaylaşır ve hem de savaşlar, kavgalar biter.

Işte O zaman Din, mezhep ve millet çatışması hiç bir zaman olmazdı. Tekrar başa geliyoruz. Bir insan yaratılış sebebini bilip ona göre yaşasaydı, yüce Allah ile ilişkisini kesmeseydi, gerçek ilahi nizami, yeryüzünde yaşatan varlıklar olduğunu ve yüce hakkın yeryüzünün hizmetkarları olduğunu hepimiz gürür yaşardık ve yaşatırdık.

Aslinda Şimdi yinede geç kalmış sayılmayız. Bulunduğumuz her yerde haki hak olarak yaşiyalım ve yaşatalım. Işte ozam Kavgalar, ölümler ve bütün sıkıntılar ancak böyle yok edebiliyoruz.

Ya Rab! Bizi sana layık, idrakı açık olan insanlar eyle. Ya Rab! Bizi doğru yoldan ayırma. Ya Rab! Bizim istediğimiz bir yaşamı değilde senin bizi yaratığın amaca göre bir hal içerisinde yaşamamizi nasip eyle. AMİN!